SAMANYOLU NEREYE?

 EVRENDE BÜYÜK ÇEKİM MERKEZİ

Alan Dressler , dev teleskoptan inerek arkadaşlarının yanına ilerledi. Rakamlar düş gücünü zorluyordu. Yönettiği 7 kişiden oluşan grup arkadaşlarına,

- Bizim çevre gökadalarının haritasını çıkarma ve spektrum çözümlemelerimiz
gerçekten diğerlerinden çok farklı . Dedi

Kendi kendine konuşmaya devam etti,

-Temel düşüncemiz çok basit, yerel grubun tüm gökadaları Büyük Çekim Merkezinin etkisindeyse, başkaları da, çok uzak olsalar bile, aynı çekim merkezinin etkisinde olmalılar.

Tekrar arkadaşlarına dönerek,

   - Büyük Çekim Merkezinin etkisini görebilmek için, gökyüzünün yeterince geniş bir bölgesinin haritasını çıkarmalıyız.

Dedi ve ekledi:

- Daha önce de kullandığımız bir tekniği kullanacağız. İnceleyebildiğimiz tüm gökadaların öz hızlarını hesaplayacağız.Yani toplam hızdan Evren'in genişleme hızını çıkaracağız. Buradan da, çekim merkezinin doğrultu ve konumunu belirleyeceğiz.

Araştırma grubu aylarca uğraştı. Buluşa giden yol öngörülenden uzun sürdü ve bir takım yanlışlıklar yapıldı. Evrenin düzgün bir genişleme içinde olduğu, 1930 dan beri bilinmektedir.


Hubble'ın ışık çözümlemeleri sonucunda, bizi çevreleyen her şeyin, şişmekte olan bir balonun üzerindeki noktaların birbirinden uzaklaşması gibi, bizden uzaklaştığı kesin olarak anlaşılmıştır.Bu, Evren in neresinde olunursa olunsun, gözlenen her şeyin gözlemciden uzaklaşması demektir. Hubble'in bu buluşu bilim adamlarını; Evren sürekli bir genişleme içinde ise,bu, Evren'in geçmişte, zamanı belirlenebilecek bir ilk kalkış noktasında yoğunlaşmış olmalıdır, fikrine götürmüştür. Bunun arkasından Big Bang (büyük patlama) Teorisi ortaya atılmıştır.

Son 10 yılda yapılan yoğun çalışmalarda genişleme kuramı, özellikle uzak gökadaların spektrum çözümlenmeleriyle tam olarak desteklense de , yakın, yani birkaç milyon ışık yılı uzaklıktaki gökadalar incelendiğinde, veriler birbirine karışmaktadır. Şöyle ki; öz hızlar, genişlemenin düzenliliğini bozmaktadır.Başka bir ifadeyle, bazı gökadalar, Evren'in genişleme hızına, genişleme kuramının açıklayamadığı birer öz hız eklemektedir. Bilim adamları, yıllar boyu bu parazit hızların 100 km/s yi geçmemesi gerektiği ve dolayısıyla genişleme hızını çok az değiştireceğini iddia ettiler. 1975 de Rubin ve Ford adlı iki bilim adamı bu konuda çalışmaya karar verdiler. Bu Amerikalı araştırmacılar şu iddiada bulundular;

- Samanyolunun 500 km/s lik bir öz hızı olduğunu doğruladık

Gerçekten böylemiydi acaba? Eğer bu doğruysa o zaman Samanyolu uzay boşluğunda bir yere doğru çekiliyor olmalıydı. Bu konuda çalışmalar yoğunlaştırıldı ve tam anlamıyla sürprizler birbirini izledi. Başka araştırma gruplarının çalışmaları sonucunda Rubin ve Ford'un iddiası doğrulanmakla kalmadı hatta, Samanyolu'nun da içinde bulunduğu gökadalar topluluğunun (Yerel Grup) 600 km/s hızla uzayda bir noktaya doğru ilerlediği gösterildi.80'li yılların başına gelindiğinde artık şu sorular soruluyordu; Bir gökada topluluğu böyle yüksek bir hızla nasıl ilerleyebilir? Bu milyarlarca yıldızdan oluşan galaksiler nereye doğru gidiyor? Çevresinde dolandıkları bir ya da birçok kozmik merkez mi var?

İşte Alan Dressler ve ekibi bu soruların cevaplarını vermeye karar verdiler. Ekip ,Evrenin binlerce fotoğrafını değerlendirmeye karar verdi. Alan Dressler'in çalışma grubundan birisi, çalışma arkadaşlarına dönerek şunu söyledi;

- Arkadaşlar, içinde Samanyolu'nun da bulunduğu Yerel Grub'un öz hızı bir ilk itmenin sonucu olamaz.

Dressler:

- Evet doğru. Dedi,
- Çünkü 15 milyar yıldır bu hız, Evren'in çok daha büyük olan genişleme hızı içinde soğurulurdu. Öyleyse bu öz hız, sürekli etkiyen bir kuvvetle sağlanıyor. Bu ancak Evren'in bir yerlerinde bulunan bir kütlenin çekimi ile olabilir. Çok büyük maddesel bir kütle. Kozmik bir Karadelik..


İleri>>>